Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

cansen@leburo.com

Tüm Yazıları

Eveeeettt! Haftanın gündem başlıkları ile yine karşınızdayım!

Bu hafta en çok ne konuştuk, soruyorum size?

Gönül isterdi ki sanatsal başarılarımızı, yaptığımız icatları, aldığımız alkışları konuşalım. Ama maalesef değil! Bu hafta en çok oyuncu Kadir Doğulu’nun yine kendisi gibi oyuncu olan eşi Neslihan Atagül’ü, bir barda başka kadınlarla aldattığı iddiasını konuşmuşuz! Allahtan milletçe dedikodu sevmiyoruz(!) Bir de sevseydik ne olurmuş bilmiyoruz!

Geçtiğimiz günlerde Kadir Doğulu'nun Alaçatı’da bir barda farklı kadınlarla sarmaş dolaş görüntüleri ortaya çıkmış, magazin dünyası ardı ardına gelen iddialarla sarsılmıştı. Kadir Doğulu, 'ihanet' ve 'imam nikahı' iddialarını kesin bir dille yalanlamış, ''O gün o kadıncağız dışında 80 kişiyle konuştum. Müşkülü olanı dinlerim'' açıklamasını yapmıştı.

Haberin Devamı

Karısından ayrı olarak gittiği barda, hayli alkollü olarak tanımadığı kadınlarda fazla yakın danseden, öpüşen Kadir Doğulu’ya sormak istediğim soru; Bu kadınların ne gibi bir müşkülü var da sen dinliyorsun acaba?  Müşkül, ağız ağza- sarmaşdolaş mı dinlenir ya? Bu açıklama, Şener Şen’in başka bir kadınla karısına yakalanınca ki; ‘Yaz kızım, 200 torba çimento’ repliğini, kimlerin getirdi aklına?

Tüm bu olanları görmezden gelen ve eşinden vazgeçmeyen Neslihan Atagül’ün bu tavrı, büyük tepki topladı halk arasında, sosyal medyada. Nerede çiftlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü, nerede güven üzerine kurulması gereken evlilik ve tüm ilişkiler bütünü?

Nedir sadakat ?

İnsanın kendine ve başkalarına dürüst olma sanatıdır. Sanat diyorum, yani herkeste olmayan, olamayan. Allah vergisi bir şey, istesen de sadık olmak, içinde yoksa olamazsın. Herkes ahkam kesiyor hakkında, ahkam kesenleri de yargılıyor. Ahkam kesmeden söylüyorum o zaman;

Sadakat, kalbinde o kişiye yer ayırması ve o yeri onun için korumasıdır. Sadakatsizlik ise o yerin korunmasının savsaklanması, bir süre için o yerin korumasız kalmasıdır. Ve ihanet, artık o yere duygusal olarak bir başkasının koyulmasıdır.

Hayata bakış tarzımız çeşit çeşit olduğundan ya da kendi doğrularımızı kendimiz tanımladığımızdan mı nedir, herkesin sadakatsizlik anlayışı da farklı birbirinden. Sorduğumda etrafımdakilere, sence nedir sadakatsizlik diye, kimisi 'flört etmek' sadakatsizlik değildir diyor, sadece cinsel birleşme sadakatsizliktir”. Kimine göre ise bakışmak, arzulamak, sadece düşünüp hayal kurmak bile sadakatsizlik.

Haberin Devamı

Hey heyyy, kiminin ölen sevdiği için bile yıllar boyunca taşıdığı, kiminin de yanıbaşındaki için 1 ay taşıyamadığı, eskilerin asil, şimdilerin ezik duygusu sadakatsizlik. İki kaçamak arasındaki zaman dilimidir. Herkesin ağzında çiğnediği, bazısının yutamadığı bazısının balon yapıp patlattığı sakız da sadakattir. Sadakat, bir duygu değil tercihtir.

Bir meydan okuma, göze alma, elindekini sonsuza kadar kaybetme ihtimaline rağmen karşı koyamama vardır sadakatsizlikte. Cesarettir onu iten, kendine dahi itiraf etmese de içten içe biliyordur ki kendisini üzmeyecektir giden, biten! Duygularına karşı koyamamış, göze almış, aldatmıştır. Aldatılan, affetse de tekrarlanacağını biliyordur içten içe! Aldatan ise kalbindeki bir yeri başkasıyla doldurmuştur çoktan, sonunu bile bile!

Haberin Devamı

Öyle az az, sadaka gibi verilmez sadakat, isteyen hepsini ister. Çok sevdiğim bir sözdür;

‘İnkara dönüşmenin eşiğinde, aşkın ikrarıdır sadakat’

Ve bir insanın kaderi; Sevdiğinin ihaneti ile sevmediğinin sadakati arasında çizilir!

………………………………………*……………………………………………

 

Hızır Eli;

Bu tatsız konuyu bir kenara bırakarak haftanın en keyifli olayına renkli bir giriş yapıyorum!

Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar'da kutlanan mevsimlik bayramlardan birini kutluyoruz bu hafta!  

İnanışa göre Hz. Hızır, karada zorda ve darda kalanların, Hz. İlyas ise denizlerde zorda ve darda kalanların yardımına koşmaktadır. Yine inanışa göre, Hz. Hızır ve Hz. İlyas yılda bir kere buluşmaktadır. Bu buluşma gününde yani Hıdırellez’de dilek dileyenlerin dileklerinin kabul olacağına inanılır. O Hıdrellez, bu sene de geldi çattı işte!

Soğuk kış mevsiminin ardından gelen sıcak yaz günlerinin habercisidir, Hıristiyan aleminde de baharın ve doğanın uyanışının ilk günü olarak kabul edilir.

Kara kış sona ermiş, halka rahata ermiş ise bu kutlanmaya değer demektir. İşte Hıdrellez şenliklerinin ortaya çıkışı böyledir. Anadolu'da gün doğumundan hemen önce, tercihen beyaz elbiseler giyerek yeşil kırlara gidilip eğlenilir. Hızır'ın gezdiği kabul edilen yeşil yerlerde dolaşıp çiçek toplanır, oyunlar oynanır, baharın ilk kuzusu kesilerek sofralar donatılır. Toplanan çiçekler kaynatılıp içilirse hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanan kişinin gençleşip güzelleşeceğine inanılır.

Hızır'ın eli değen şeylerin dolup taştığı, artarak çoğaldığına inanılır. Ondandır ki arifeden itibaren tencerelerin, yiyecek kaplarının, ambarların ve cüzdanların ağzı açık bırakılır. Ev, araba, bağ, bahçe, eş, çocuk isteyenler, herhangi bir yere istediklerinin küçük bir modelini yaparak altın ve benzeri ziynet eşyası isteyenler ağaç yapraklarını kollarına veya boyunlarına takarak isteklerine kavuşacaklarına inanır. Bazı bölgelerde de hastalıklar, ağrılar için şifa olduğuna inanılan Hızır Sopası geleneği vardır. Bu sopa ağrı-sızı olan yerlere vurulursa ağrıların geçeceğine inanılır. En çok yapılanlardan biri de 5 Mayıs günü akşam ezanını takiben gül dallarına paralar asılmasıdır. Böylelikle bolluk ve bereket geleceğine inanılır. Asılan paralar ya da cüzdanlar 6 Mayıs sabah erkenden geri toplanır. Denilen o ki denize atılması daha faydalıdır. Bir de hıdrellez günü, evdeki her kişi için yedi fasulye ya da yedi nohut ekilir, gelebilecek kötülüklerin bunlara gelmesi dilenir. Hıdırellez gecesi en çok yapılan etkinliklerden biri ateştin üstünden atlamadır. Bunun sebebi de ateşten atlanıldığında hastalıklardan korunulacağına inanılmasıdır. Hıdırellez'in en yaygın ritüelü budur ve ateşten atlamanın nazardan ve hastalıktan koruduğu yönünde yaygın bir anlayış vardır.

Velhasıl güzel bayramdır Hıdrellez, rengi de bir başka ahengi de!

O zaman; ‘Yaz dileğini bırak güle,  kavuş bereketine!

Biz de çıkalım kerevetine :)

…………………………………………. *…………………………………………..

Klarnete Sabır Üfleyenler;

Hıdrellez demiş iken ateş yakmalardan, ağaçlara çaput bağlamalardan bahsetmişken bilin bakalım aklıma kimler geldi?

Onlar ki toplumun aykırı renkleri; Cenaze törenindeki fuşya, gelin duvağındaki siyah!

Her toprakta ölüleri vardır, her obada gelinleri! Atlaslar parçalar yüreklerini. Ateşten bir çittir, tüm sınırları! insanlığın sonsuz lanete uğramış evlatları! kendileri yoksul, kalpleri zengin insanları; Çingeneler!

Kabul edin hıdrellezin o rengarenk atmosferine, görsel şölenine, ateşine, eğlencesine çok da yakışmıyor mu çingeneler!

Şık bir çiçek buketinin içindeki kırmızı karanfildirler! O demet içinde olsa da oraya ait değillerdir. Kendini bilirler ve ne olursa olsun boyun eğmezler!

Hayat felsefeleri; ‘Moralin bozuksa neşeli bir türkü tuttur, neşen yerine geldiyse tutturduğun türküyü devam ettir’dir! Onlar, Agatha Christie’nin ‘Çingene’si, Prosper Méromée’nin Carmen’i, Notre Dam’ın Kamburu’ndaki Esmeralda ya da Gırgıriye’deki Güllü gibi yaratılmış modeller değil, bizler gibi gerçek insanlardır, belki de bizden daha insanlar! Ateşten sözcüklerle konuşur, geleceği ararlar bakla tanelerinde. Ak yürekleri, dar gelir kara tenlerine! Barışıktırlar kendileriyle her daim. Onlar da kızarlar, bağırıp çağırırlar ama en okkalı kavgalarında bile müziği duyunca, ara verirler kavgaya, başlarlar oynamaya. Yürüyüş yapmazlar, yakıp dökmez, polise saldırıp slogan atmazlar. Dünyayı, göbek atarak protesto ederler. Sisteme ya da sürüye ayak uydurmaz, çarkın dişlileri arasında eğilip bükülmezler. Onlar sessiz kalmazlar, onlar duvarlar arasında uyuyamaz, müziği duymadan yaşayamazlar. Düzeni hazmetmez, kolay sindirmez, ruhlarını esir etmezler. Kara gözlü bir çocuğun, ürküten simsiyah kirpiklerinin ardındaki çikolatalı hüzündür çingene olmak!

Güleç yüzlü renkleridir onlar, durmadan dönmekte ısrar eden dünyanın!

İnançtır, isyandır, hüzündür, müziktir!

Kendini koruyabilmek için oluşturduğu masalların içinde yaşamazlar. Tersine, çingeneler çıplak gerçekliğin içinde yaşar!

Hayatın, hiçbir oyunla kendisini kandırmasına izin vermezler. Çingene kadınlarının kadim mesleğidir falcılık ama hiçbir çingene, fala inanmaz!

Hiç mutlu olduğunuz için mahcubiyet duydunuz mu, hiç gülerken ya da gülümserken utandığınız!

İşte  o zaman, salt duygularıyla yaşayan çingeneler gelsin aklınıza;

Bir darbuka sesiyle dünyaya meydana okuyan, klarnetle sabır üfleyen şehrin gönüllü tutsakları;

Tanrı hep güldürsün onları!

………………………………..*………………………………..

HAFTANIN EN’LERİ;

Haftanın Festivali; Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST oldu! Dünyanın en büyük teknoloji festivalleri arasında yer alan dev organizasyonda, en özel teknolojilerin yanı sıra, öğrencilerin katıldığı yarışmalar, havacılık gösterileri gibi birçok farklı etkinlik de festivalin gerçekleştiği Atatürk Havalimanı'nda yapıldı! Ne keyifli böyle haberleri yazmak ya, umut veriyor,  buram buram gelecek kokuyor! Bize de böyle organizasyonlar yakışıyor- canım insan gurur duyuyor!

Haftanın Galası; Enerjiyi bozmuyorum ve renkli haberlerle devam ediyorum! Moda dünyasının en büyük organizasyonlarından biri olan ve her yıl Mayıs ayının ilk gününde düzenlenen Met Gala, bu sene de ilginç ve ikonikti! Ünlü modacı Karl Lagerfeld'i onurlandırmak için "Karl Lagerfeld; A Line of Beauty" temasıyla düzenlenen gecenin rengi; siyah- beyazdı! Sizi bilmem de ‘Met Gala’ deyince benim aklıma, çiğ etten kıyafet giyen Lady Gaga geliyor, içim hala fena oluyor! Ondandır bu organizasyonla yıldızım bir türlü barışmıyor!

Haftanın Buluşu; Sığırdan üretilen aort damarı! Evet evet yanlış duymadınız! Türk bilimadamları, sığır aort damarlarından insanda kullanılabilecek doğal aort damarı üretti! Kesimhanelerden elde edilen sığır aort damarları, laboratuvar ortamında 'deselülerizasyon' teknolojisiyle hücrelerinden arındırılarak 3D biyoyazıcı aracılığıyla yeni aort damarları oluşturuluyor! Görünen o ki kalp hastalıkları, yakın gelecekte bizlere veda etmeye hazırlanıyor!

Haftanın Saldırısı; Sırbistan’da yaşandı! Başkent Belgrad'da,  bir 7. sınıf öğrencisinin, okulda düzenlediği silahlı saldırıda 9 kişi öldü, 5 kişi yaralandı! Şiddet artık azalacak diye beklerken aksine yaşı 13’ e kadar indi! 13 yaşındaki çocuğun ser katile dönüştüğü bu dünya, artık kendini bir toparlasa ya! Şiraze kaydı, yana doğru devrilebiliriz mazallah!

Haftanın Doğal Afeti;  Fuego Yanardağı'nın patlaması oldu! Orta Amerika'nın en aktif yanardağlarından Fuego Yanardağı'nın faaliyet geçmesi nedeniyle Guatemala'dan çıkışlar hızlandı. Ah her şey bu gezegenler yüzünden, kayıp duruyorlar, bizde de şaşıracak hal bırakmıyorlar!

Haftanın Kavgası; Ülkemizdeki gündüz kuşağı, reality programlarını aratmayacak cinsten! 2 çocuklu Gerard Pique ile Shakira'nın uzun yıllardır devam eden ilişkileri, futbolcunun ihaneti sebebiyle olaylı bir şekilde noktalanmıştı.Bu durulmayan olaylı sürece  Shakira'nın erkek kardeşi de dahil oldu. Pique ile Shakira'nın kardeşi Tonino Mebarak'ın yumruk yumruğa kavga ettiği öğrenildi!

Ah be Shakira! Kardeşin keşke benim için de biraz dövseydi, enişten bunu fazlasıyla hak etti!

 

                                                                                                                               CANSEN ERDOĞAN